Trump yönetimi, İran ile yeni bir nükleer anlaşma yapmak için çabalarını yoğunlaştırıyor. Hedef, Tahran’ın uranyum zenginleştirme faaliyetlerini sınırlamak ve olası silahlanma programını denetlemek. Orta Doğu Özel Temsilcisi Steve Witkoff, ABD’nin İran’ın tüm nükleer altyapısını sökmeyi değil, zenginleştirmeyi sınırlamayı amaçladığını belirtti. 2015 anlaşmasındaki %3,67 sınırına atıf yapan Witkoff, İran’ın bazı durumlarda %60’a kadar zenginleştirme yaptığını ve bunun kabul edilemez olduğunu söyledi.

Witkoff, herhangi bir anlaşmanın başarısının İran’ın faaliyetlerinin titizlikle doğrulanmasına bağlı olduğunu vurguladı. “Bu anlaşma bir Trump anlaşması olmalı,” diyen Witkoff, Orta Doğu’da kalıcı barış ve istikrar sağlanması gerektiğini belirtti. “İran, nükleer zenginleştirme ve silahlanma programını durdurmalı ve ortadan kaldırmalı,” ifadelerini X’te paylaştı.

ABD ve İran, yıllar sonra ilk defa geçen cumartesi müzakerelere başladı. Bir sonraki görüşme 19 Nisan’da yapılacak. İran’ın Dini Lideri Ayetullah Ali Hamaney, ABD’nin niyetleri konusunda şüpheli olduklarını ancak kendi pazarlık güçlerine güvendiklerini belirtti. “Ne aşırı kötümseriz ne de aşırı iyimser,” diyerek görüşmelerin devam etmesini destekledi.

Bu arada, İran’ın zenginleştirilmiş uranyum stoklarını bir anlaşma kapsamında Rusya’ya devretmesi yönünde ABD’den bir teklif gelebileceği iddia edildi. Kremlin Sözcüsü Dmitriy Peskov konuya yorum yapmayı reddetti. Guardian gazetesi, İran’ın böyle bir teklifi egemenliğe müdahale olarak göreceğini ve reddedeceğini daha önce bildirmişti.

Trump, bir sonraki müzakere turuna hazırlanmak amacıyla Beyaz Saray’daki Durum Odası’nda gizli bir toplantı düzenledi. Toplantıya Başkan Yardımcısı JD Vance, Dışişleri Bakanı Marco Rubio, Savunma Bakanı Pete Hegseth, Ulusal Güvenlik Danışmanı Mike Waltz, CIA Direktörü John Ratcliffe ve Witkoff katıldı. Toplantıda iç görüş ayrılıkları dikkat çekti: Rubio ve Waltz sert bir yaklaşımı savunurken, Vance ve Witkoff diplomasi ve hesaplı tavizlerle anlaşmaya varılabileceğini belirtti.

İran’ın temkinli bir şekilde diyaloğa açık olduğu sinyalini verdiği bu süreçte, ABD tarafındaki görüş ayrılıkları da belirginleşiyor. Nisan ayındaki müzakereler, Trump liderliğinde diplomasinin nükleer riskleri sınırlayıp sınırlayamayacağını ortaya koyacak.