Almanya Ekonomi Bakanı Robert Habeck, Perşembe günü Amerika Birleşik Devletleri’nin uygulamaya koyduğu karşılıklı tarifeleri sert sözlerle eleştirdi. Habeck, bu durumun Amerikan tüketicileri için bir “kurtuluş günü değil, enflasyon günü” olduğunu söyledi. Açıklama, Başkan Donald Trump’ın “Kurtuluş Günü” ticaret politikasının bir parçası olarak uygulamaya koyduğu geniş kapsamlı tarifelere yanıt niteliğinde geldi.

Habeck, Avrupa Birliği'nin birleşik bir şekilde karşılık vermesi gerektiğini vurguladı. “Avrupa’nın gücü bizim gücümüzdür. Dünyanın en büyük ortak pazarına sahibiz. Bu gücü kullanmalıyız,” dedi. Habeck’in sözleri, Washington’dan gelen artan ticaret kısıtlamalarının transatlantik ticarete yönelik doğrudan ekonomik tehdit olarak görüldüğü bir dönemde Avrupa'daki endişeleri yansıtıyor.

Bakan ayrıca, Avrupa Birliği içinde koordineli bir hareket tarzının önemine dikkat çekti ve tarifelerin sanayi ve tüketiciler üzerindeki etkilerini azaltmak için birlikte çalışılması gerektiğini belirtti. ABD önlemlerini onaylamadığını ifade eden Habeck, müzakereler için hâlâ zaman olduğunu söyledi. “Hâlâ biraz zaman var,” diyerek müzakere yoluyla bir anlaşmaya varılabileceğini ve doğrudan misillemeden önce bu seçeneğin değerlendirilmesi gerektiğini belirtti.

Trump yönetimi, yakın zamanda yabancı mallara yönelik çeşitli tarifeler getirdi; bunlar arasında ithal edilen tüm otomobillere %25 oranında vergi uygulanması ve Avrupa Birliği, Çin, Japonya gibi ülkelere ek vergiler de bulunuyor. Bu önlemler dünya genelinde endişeyle karşılandı ve daha büyük bir ticaret savaşının fitilini ateşleme riski taşıyor.

Habeck’in eleştirileri, diğer AB liderlerinin görüşleriyle de örtüşüyor. Avrupa’da birçok lider, yeni tarifelerin küresel ekonomik istikrarı ve uzun süredir devam eden ittifakları tehdit ettiğini belirtiyor. Habeck’in birlik çağrısı, Avrupa ülkelerinin bu tarifelere nasıl karşılık vereceklerini değerlendirirken toplu ekonomik gücü nasıl kullanabileceklerini de gündeme getiriyor.

Diplomatik görüşmeler sürerken müzakereyle çözüm sağlanması hâlâ mümkün. Ancak ilerleme sağlanamaması durumunda AB, kendi karşı önlemlerini açıklamak zorunda kalabilir ve bu da Washington ile Brüksel arasındaki gerilimi daha da artırabilir.

Şu an için Avrupa Birliği’nin önceliği birlikteliği korumak ve artan korumacı baskılara karşı her olasılığa karşı hazırlıklı olmak gibi görünüyor.